ADİL YARGILANMA HAKKININ İHLALİ

AİHM

COSTE / FRANSA

İlgili Kavramlar

ADİL YARGILANMA HAKKININ İHLALİ

İçtihat Metni

COSTE / FRANSA

  1. Daire Kararı

Başkan: J.-P. Costa,

Üyeler: Gaukur Jörundsson, L. Loucaides, C. Birsan, M. Ugrekhelidze, MA. Mularoni, M.S. Dolle

Başvuru No: 50528/99

Karar Tarihi: 17 Kasım 2002

Başvuru sahibi, 1964 yılında doğmuştur ve Bordeaux’da ikâmet etmektedir. Dava, başvuru sahibinin hakkında açılan, uyuşturucu madde olarak sınıflandırılan zehirli bitki ya da maddeleri idari ruhsat olmadan bulundurmaktan ve başkasına uyuşturucu maddelerin kullanımını kolaylaştırmaktan suçlu bulunmuştur. Bunun üzerine başvuru sahibi temyize gitmiştir. Ancak sağlık sebepleri sebebiyle temyiz duruşmasının ertelenmesini ve diğer sanıklardan ayrı olarak yargılanması talebini Fransız Mahkemesi göz önüne almadan temyiz talebini reddetmiştir. Başvuru sahibi, bunun, Sözleşmenin 6. Maddesine aykırılık oluşturduğu iddiası ile Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine başvurmuştur.

Bunun üzerine Mahkeme oybirliğiyle;

  1. Sözleşmenin 671. Maddesinin ihlal edildiğine;

2.

a- Davalı devletin başvuru sahibine, Sözleşmenin 44/1. Maddesi uyarınca, kararın kesinleşeceği günden itibaren 3 ay içinde manevi tazminat olarak 3.000 Euro ve masraf olarak 700 Euro ve vergi olarak ödenmesi gereken her türlü fazla tutarın ödenmesine;

b- Yıllık gecikme faizi oranının anılan sürenin bitiminden ödeme gününe kadar Avrupa Merkez Bankasının en düşük faizli kredisinin yüzde üç fazlası olarak hesaplanmasına;

  1. Geriye kalan tazminat taleplerinin oybirliğiyle reddine karar vermiştir.

KARARDA ATIF YAPILAN DİĞER DAVA

Khalfaoui v. Fransa, 14 Aralık 1999

PROSEDÜR

1 – 7. Davanın kaynağında Fransa Cumhuriyetine karşı ve bu Devletin bir vatandaşı tarafından yapılan bir başvuru (no: 50528/99) bulunmaktadır. Thierry Coste (başvuru sahibi), İnsan Hakları ve Temel Hürriyetlerin Korunmasına İlişkin Sözleşmenin (Sözleşme) 34. Maddesi uyarınca 4 Kasım 1999 tarihinde Sözleşmenin 6/1. Maddesinde garanti altına alınan adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiası ile Mahkemeye başvurmuştur.

OLAYLAR

  1. DAVANIN KOŞULLARI

8-9. Başvuru sahibi, 1964 yılında doğmuştur ve Bordeaux’da ikâmet etmektedir. Bordeaux Asliye Ceza Mahkemesi 5 Mart 19% tarihli kararla başvuru sahibini, uyuşturucu madde olarak sınıflandırılan zehirli bitki ya da maddeleri idarî ruhsat olmadan bulundurmaktan ve başkasına uyuşturucu maddelerin kullanımım kolaylaştırmaktan suçlu bulmuştur. Mahkeme, kendisini otuz ayı tecilli olmak üzere 4 yıl hapis cezasına mahkûm etmiştir. Ayrıca hakkında 5 yıl süreyle gece gösterilerinin organizasyonuna katılma yasağına hükmetmiş ve el konulan uyuşturucu madde ve paraların müsaderesine karar vermiştir.

  1. 21 Mayıs 1997’de Bordeaux istinaf Mahkemesi verilen kararı onaylamış ve ek olarak başvuranın 5 yıl süreyle kamu, medeni ve ailevi haklarından yasaklanmasına karar vermiştir.

  1. Başvuru sahibi, bu karara karşı temyiz yoluna başvurmuştur. 5 Kasım 1997 tarihinde, geçici adli yardımdan yararlanmaya hak kazanmış, 12 Aralık 1997’de ise ek bir temyiz lâyihası vermiştir.

12-13. Ancak, 3 Haziran 1998’de, başvuru sahibini istinaf Mahkemesi önünde temsil eden avukat, başvuru sahibinin Yargıtay nezdindeki avukatına içeriği aşağıda verilen faksı göndermiştir:

“Thierry Custe konusunda sizi acele olarak rahatsız etmekten gerçekten üzgünüm. Kendisini geçen hafta gördüm ve bu 3 Haziran’da cezaevine teslim olacağını bildirdi. Ancak bunun yerine, eşinden büroma kendisinin bugün saat 19’da Bordeaux’da Toumy kliniğinde yatırıldığını bildiren bir mesaj geldi. Sözkonusu klinikten verilen hastaneye kabul belgesi ve doktor C.’nin bir raporu az önce elime ulaştı. Ortaya çıkan duruma ve yarın sabahtan önce cezaevine teslim olmaktan muaf tutulma prosedürü başlatmanın imkansızlığı karşısında, bu belgelerin davanın temyiz duruşmasının ertelenmesini sağlamanız için yeterli olacağına inanıyorum.”

Bunun üzerine, başvuru sahibinin Yargıtay nezdindeki avukatı duruşmadan kısa süre önce, Yargıtay Savcısı Ceza Dairesine faksta geçen belgeleri sunmuştur.

  1. Duruşmada, başvuru sahibinin avukatı, başvuru sahibi davasının suç ortaklarınınkinden ayrılarak duruşmasının ileri bir tarihe ertelenmesini talep etmiştir. Ayrıca başvuru sahibinin sağlık durumunun, duruşmadan önce cezaevine teslim olmaktan muaf tutulma başvurusu yapmasına zaman bırakmamasının mücbir sebep oluşturduğunu ileri sürmüştür.

  1. 4 Haziran 1998 tarihli bir kararla, Ceza Dairesi Ceza Usul Kanununun 583. Maddesi uyarınca, başvuru sahibinin temyizini düşürmüştür. Davaların ayrılması ve duruşmanın ileri bir tarihe ertelenmesi konusunda ise bir karar vermemiştir.

II- İLGİLİ İÇ HUKUK

  1. Ceza Usul Kanunun 583. Maddesi şöyle demektedir:

“6 aydan daha fazla süreyle hürriyeti bağlayıcı bir cezaya hükümlü olup, cezaevinde bulunmayan ya da kararı veren mahkemeden, teminatlı yada teminatsız cezaevine girmeden muaf olma kararı almayanların temyiz başvuruları düşmüş sayılır.

Cezaevine girme belgesi ya da muaf tutulmaya dair karar en geç davanın görüşüleceği gün Yargıtay’a verilir.

Başvurusunun kabul edilebilir olması için davacının, ya Yargıtay’ın bulunduğu ya da mahkûmiyet kararının verildiği yerdeki bir cezaevinde olduğunu kanıtlaması yeterlidir; Cezaevi Baş Gardiyanı, Yargıtay Başsavcısının yada hüküm mahkemesi başsavcısının emri üzerine onu oraya alır.”

  1. Ceza Usul Kanununun 583. Maddesi, öngörülen hürriyeti bağlayıcı cezayı 6 aydan 1 yıla çıkaran 23 Haziran 1999 tarih ve 99-515 sayılı Kanunla değişikliğe uğramıştır. Maddenin kalan kısmı değişmemiştir.

  1. Anılan kanun, aynı yasaya aşağıdaki 5837 1. Maddeyi eklemiştir.

“583. Madde hükümleri, mahkeme 410 yada 411. Maddelerin uygulanmasını kabul etmeyen bir kişiyi gıyabında mahkum ettiği takdirde uygulanmaz. Bu durumda temyiz başvurusu, 410. Madde uyarınca ilgilinin bildirdiği mazereti geçerli kabul etmeyen yada 411. Madde uyarınca gıyabında yargılamayı reddeden Mahkemenin kararının sadece hukuka uygunluğuna dayanabilir.”

HUKUKİ BOYUT

  1. SÖZLEŞMENİN 6/1. MADDESİNİN İHLALİ İDDİASI

  1. Başvuru sahibi, Yargıtay’ın temyiz başvurusunu düşürmesinden ve davasını şeriklerininkinden tefrik etmeyi ve duruşmasını ileri bir tarihe ertelemeyi kabul etmemesi hakkında şikayette bulunmaktadır. Acil olarak hastaneye yatması nedeniyle adalete teslim olmasının imkansızlığına rağmen, Sözleşmenin 6/1. Maddesinin ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

  1. Hükümet, Fransız makamlarının Khalfaoui v. Fransa (no: 34791/97, 14 Aralık 1999, CEDH 1999-IX). davasındaki AİHM kararından gerekli sonuçları çıkardığını belirtmektedir. Kararın verilmesinden 3 gün sonra Yargıtay Başsavcısı cezaî alanda derdest bir temyiz başvurusu olan tüm taraflara cezaevine teslim olma yükümlülüğüne uymanın gerekmediğini belirten bir yazı gönderdi. Yine ardından Yargıtay Ceza Dairesi başvuranların hiçbir zaman cezaevine girmediği davaların temyiz başvurularını esastan incelemeyi kabul etti. Nihayet, kısa süre önce, Ceza Usul Kanununun 583. ve 583/1. Maddeleri 15 Haziran 2000 tarihli Kanunun 121. Maddesiyle yürürlükten kaldırılmıştır.

  1. Bu koşullarda, ihtilaflı hükümlerin yürürlükten kaldırılmasının yanı sıra, davaya has koşullar (hapse girmeyi imkansız kılan, hastaneye yatırılmayı belirten doktor raporları) göz önüne alındığında, Hükümet, başvuru sahibinin Mahkemeye başvurma hakkının ihlaline ilişkin olarak Mahkemenin sağduyusuna güvenmek gerektiğini değerlendirmiştir.

  1. Başvuru sahibi, Hükümetin görüşlerine cevap vermek istemediğini bildirmiştir.

  1. Mahkeme, davada anılan Khalfaoui davası gibi, cezaevine teslim olma yükümlülüğüne riayet etmemenin olaylar anında uygulanan Ceza Usul Kanununun 583. Maddesi hükümleri uyarınca, temyiz başvurusunun düşmesi yaptırımına bağlandığını kaydetmiştir.

  1. Zira, Khalfaoui davasında, Mahkeme Yargıtay tarafından cezaî alanda yapılan nihai denetimin önemi ve ağır hürriyeti bağlayıcı cezalara mahkum edilen kişiler açısından bu denetimin amacı göz önüne alındığında, Sözleşmenin 6/1. Maddesinin garanti altına aldığı mahkemeye başvuru hakkı bakımından özellikle ağır bir yaptırımın sözkonusu olduğunu ve cezaevine teslim olma zorunluluğundan muaf tutulmayı talep etme imkânının temyiz başvurusunun düşmesi yaptırımının orantısız olma karakterini telafi edici nitelikte olmadığını değerlendirmiştir.

  1. Mahkeme davada bu saptamadan ayrılmaya neden görmemiştir.

  1. Sonuç olarak, davanın koşullarının tümünü göz önüne alarak, Mahkeme başvuru sahibinin Mahkemeye başvuru hakkı, dolayısıyla adil yargılanma konusunda aşırı bir engellemeye maruz kaldığını değerlendirmektedir.

  1. Bu bakımdan, sözleşmenin 6/1. Maddesi ihlal edilmiştir.

  1. SÖZLEŞMENİN 41. MADDESİNİN UYGULANMASI

  1. Sözleşmenin 41. Maddesine göre,

“Mahkeme işbu Sözleşme ve protokollerinin ihlal edildiğine karar verirse ve ilgili Yüksek Sözleşmeci Tarafın iç hukuku bu ihlali ancak kısmen telafi edebiliyorsa, Mahkeme, gerektiği takdirde, hakkaniyete uygun bir surette, zarar gören tarafın tatminine hükmeder.”

  1. Başvuru sahibi manevi tazminat ve Bordeaux İstinaf Mahkemesinin kararını bozdurmayı sağlama şansını kaybetmesi nedeniyle 6.794.12 Euro talep etmektedir. Başvuran ayrıca iç yargılamalardaki avukatlık ücretleri için faturalarını ibraz ettiği 15.244.90 Euro talep etmiştir.

  1. Hükümet, başvuru sahibinin taleplerini açıkça aşırı görmektedir. Toplam 3.048.98 Euro ödemeye hazır olduğunu bildirmiştir.

  1. Mahkeme, iş bu karardan (anılan Khalfaoui kararı, § 58) kaynaklanan hata nedeniyle başvuranın tartışmasız olarak manevi zarara uğradığını değerlendirir. Hakkaniyete uygun olarak karar veren Mahkeme başvuru sahibine bu maddeden 3.000 Euro tazminat vermiştir.

  1. Masraflar ve harcamalara gelince Mahkeme, ilk başta başvuranın Mahkeme önünde adli yardımdan yararlandığını istediği avukatlık ücretlerinin bir bölümünün sunulan faturalara göre AİHM önünde başvurusunun takibi işlemlerinin karşılığı olduğunu kaydetmiştir. Üstelik, talep edilen ücretlerin iç hukuk yollarının tamamı için harcanan miktarlara karşılık geldiğini belirtmiştir.

  1. İçtihatından çıkan ölçütlere göre hakkaniyete uygun olarak karar veren Mahkeme bu anlamda başvuru sahibine 700 Euro verilmesine karar vermiştir.

  1. Mahkeme yıllık gecikme faizi oranının Avrupa Merkez Bankasının en düşük faizli kredisinin yüzde üç fazlası olarak hesaplanmasına karar vermiştir.

BU GEREKÇELERLE, MAHKEME OYBİRLİĞİYLE;

  1. Sözleşmenin 6/1. Maddesinin ihlal edildiğine;

2.

a- Davalı devletin başvuru sahibine, Sözleşmenin 44/1. Maddesi uyarınca, kararın kesinleşeceği günden itibaren 3 ay içinde manevi tazminat olarak 3.000 Euro ve masraf olarak 700 Euro ve vergi olarak ödenmesi gereken her türlü fazla tutarın ödemesine;

b- Yıllık gecikme faizi oranının anılan sürenin bitiminden ödeme gününe kadar Avrupa Merkez Bankasının en düşük faizli kredisinin yüzde üç fazlası olarak hesaplanmasına;

  1. Geriye kalan tazminat taleplerinin oybirliğiyle reddine karar vermiştir

Bir cevap yazın